Hattat Hafız Osman
Efendi yağmurlu bir kış günü kayıkla Beşiktaş’a geçecektir. Bir kayığa biner.
Yol bitmek üzereyken kayıkçı ücretleri toplamaya başlar. Fakat Hafız Osman
efendi o gün evden aceleyle çıktığı için yanına para kesesini almayı unutmuştur.
Kayıkçıya;
“- Efendi yanıma
paramı almayı unutmuşum, ben sana bir ‘vav’
harfi yazayım onu sahaflara götürürsün karşılığını alırsın.” der.
Kayıkçı yüzünü
ekşitir. “Tövbe tövbe..!” der, söylenerek yazıyı alır.
Bir gün
kayıkçının yolu sahaflar çarşısına düşer. Bakar ki hat yazıları iyi fiyatla
alınıp satılıyor. Cebindeki yazıyı hatırlar satıcıya yaklaşır yazıyı
uzatır.Satıcı yazıyı alır almaz.
“- Ooo!!! Hattat
Hafız Osman Efendi’nin ‘vav’ı" diyerek açık artırmaya başlar.Neticede kayıkçı
satıştan iyi para elde eder. Kayıkçı bir haftalık kazancından fazlasını ‘vav’
harfinin satışından kazanmıştır.
Kayıkçı her gün para toplarken gözleri Hafız
Osman Efendiyi arar durur. Bir gün Hafız Osman Efendi yine karşıya geçecektir
aynı kayıkçı ile karşılaşmışlar.Kayıkçı sevinir ellerini ovuşturur. “bu günde
kısmetimiz güldü” der. Ücretleri toplamaya başlar. Hafız Osman Efendi de
kayıkçıya yol ücretini uzatır. Kayıkçı;
“- Efendi para
istemez, sen yine bir ‘vav’ yazıver yeter.” der. Hafız Osman Efendi
gülümseyerek;
“-Efendi o ‘vav’
her zaman yazılmaz. Sen dua et para kesemi evde unutayım.” der.
YORUMLAR