Bu gün bizler yaşantımızı gözden geçirerek iç dünyamızın
muhasebesini yaparak yaşantımızın her
safhasında müslümanca bir duruş
sergilememiz gerekiyor.
Cenabı Hak ibadette bile bizden şahsiyet istiyor.Her namazda
okuduğumuz Fatiha da ‘bizi doğru yola,kendilerine nimet verdiklerinin yoluna
ilet,gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.’ (el-Fatiha 6-7)buyuruyor.
Bu ayeti kerimeler Müslümanların takınması gereken karakteri
ve şahsiyeti ortaya koyuyor.
Hayırlı ümmet olarak yâd edilen Osmanlı,İslam şahsiyet ve
karakterine her alanda yaşamayı ve yaşatmayı bilmiştir.Sadece insan yaşamı ile
sınırlamamış,inşa ettiği yapılar hatta hasta hayvanları tedavi için kurduğu vakıflar ile insanlığa örnek olmuştur.O dönemlerde sanatkarlığı ile ve aynı
zamanda gönül dünyalarının güzellikleri ile zirvede olan Sinanlarımız,Davut ağa’larımız
vardı.Yapmış oldukları eserlerine maneviyatlarını da aksettirmişlerdi. O kadar
ki;kimsenin evini gölgede bırakacak manzarasını kapatacak bir inşaat söz konusu
olamazdı.Günümüzde ise yüksek binalar,gökdelenler sanki ruhsuz şehirlerin mezar
taşlarını andırıyor.
Bir evde hasta olduğu zaman pencerenin önüne kırmızı bir
saksı konulurdu.Seyyar satıcılar oradan sessizce geçer,mahallenin çocukları
başka yerde oynarlardı.bugün resmi kurumlarda, düğün törenlerinde atılan havâi
fişeklerin vermiş olduğu rahatsızlık düşünülüyor mu acaba?O gürültüden rahatsız
olan hasta var mı?Cenazesi matemi olan var mı?Hamile mi var,uyuyan çocuk mu
var?düşünülmeden yapılan bu davranış ile bütün toplumun hakkına giriliyor.
Zikrine mani olmamak için bir çiçeği bile koparamayan Hüdayilerimiz
“Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü..”diyerek bir karıncayı dahi incitmekten
çekinen Yunuslarımız ne güzel gönül insanlarıydı.
Yine o dönemlerde sokak başlarında sadaka taşları vardı.Hali vakti yerinde olanlar taşların oyuklarına para bırakır,ihtiyacı olan gece gelir ihtiyacı kadar alır daha fazlasına dokunmazdı.
Yine maddi durumu iyi olan; rastgele bir bakkala girer,borç defterindeki borçları öder,borcu ödeyen borçluyu tanımaz ve bilmez borçlu ise borcunun kim tarafından ödendiğini bilmezdi.Yapılan her iş Allah rızası içindi.
Bugün ise kapitalist,materyalist ve darwinist yapı tüm insanlığı etkisi altına alarak manevi değerler üzerinde büyük tahribat yapmaktadır.
Televizyondaki diziler,programlar,internetin yanlış adresleri, insanları;global kültürün parmağında oynattığı robot haline getiriyor.Birileri maneviyatımızı elimizden alarak iç dünyamızı boşaltarak kendi değerlerini sinsice empoze ediyor.Neticede idrakimiz, düşünme kabiliyetimiz zamanla dumura uğruyor.
Yine o dönemlerde sokak başlarında sadaka taşları vardı.Hali vakti yerinde olanlar taşların oyuklarına para bırakır,ihtiyacı olan gece gelir ihtiyacı kadar alır daha fazlasına dokunmazdı.
Yine maddi durumu iyi olan; rastgele bir bakkala girer,borç defterindeki borçları öder,borcu ödeyen borçluyu tanımaz ve bilmez borçlu ise borcunun kim tarafından ödendiğini bilmezdi.Yapılan her iş Allah rızası içindi.
Bugün ise kapitalist,materyalist ve darwinist yapı tüm insanlığı etkisi altına alarak manevi değerler üzerinde büyük tahribat yapmaktadır.
Televizyondaki diziler,programlar,internetin yanlış adresleri, insanları;global kültürün parmağında oynattığı robot haline getiriyor.Birileri maneviyatımızı elimizden alarak iç dünyamızı boşaltarak kendi değerlerini sinsice empoze ediyor.Neticede idrakimiz, düşünme kabiliyetimiz zamanla dumura uğruyor.
Bu gün
caddelerimiz,sokaklarımız maneviyattan yoksun giyim tarzı ile çıplak gezen
insanlarla dolu .Tarz adına, yırtık pantolon giyen kişilik erozyonuna uğramış insanlar.
Kendisini kapalı zanneden, başı örtülü altında daracık pantolonlu garip yapılı
insanlar toplum olarak iç yapımızın dağınıklığını yansıtan göstergelerinden bir kaçı...
Bugün maalesef toplum, manen hasta konumda.Bu tehlikeli
gidişata direnebilmek için, daima İslam şahsiyetini muhafaza ederek müslümanca bir
duruş sergilemek, gönül dünyamızı güzelleştirecek çaba içerisine
girerek, manevi değerlerimize daha sıkı sarılmamız gerekiyor.Selam ve dua ile ...
YORUMLAR