ABD’de müebbet hapis cezasına çarptırılan bir mahkûm, hapishaneden kaçma yollarını arıyordu. Günlerden bir gün gardiyanların bir tabutu cenaze arabasına yüklediklerini gördü. Nihayet aradığı fikri buldu. Burası büyük bir cezaevi olduğu için haftada 3-5 kişi ölüyordu.
 Mahkûm, gardiyanlardanbirine cenaze olduğu bir gün tabuta konulup kaçırılması karşılığında yüklüce para teklif etti. Gardiyan başta korktuğundan kabul etmedi ama para tatlı geldiğinden sonunda kabul etti ve adama cenazelerin gece  bekletildiği morgun anahtarını verdi. İlk cenazenin tabutuna  girecekti  defnedildikten sonra da gardiyan gelip adamı mezardan çıkaracaktı. Plan aynen uygulamaya kondu.
Kurtulma ateşiyle yanıp kavrulan mahkûm buz gibi ölüye aldırmadan sıkış tepiş tabutun içine girdi. Sabah gardiyanlar geldiler tabutu cenaze arabasına yüklediler   ve mezara götürüp gömdüler.
Mahkûm sabırsızlanıp gadiyanın gelip kendisini çıkarmasını bekliyordu. Hayli vakit geçmesine rağmen gelen giden olmayınca  tedirgin oldu, iyice gerildi. “Acaba kendim çıkabilirmiyim” diyerek tabutun kapağını zorladı. Kapağı açamayınca “ kapağı çiviledilermi acaba” diyerek cebinden zar zor çıkardığı çakmağı yaktı. Tabutun üstünü incelerken gözü bir an ölüye takıldı. 
Ve o an donup kaldı:

Yanındaki ceset, anlaşmayı yaptığı gardiyandı!