Din kardeşinin bulunmadığı bir yerde onun aleyhinde  onu incitecek, küçük düşürecek şekilde konuşuluyorsa, kendisi de onu savunacak durumda ise, onu savunması gerekir. Kendisinin  yardıma muhtaç olduğu zor zamanlarında Allah Teâlâ ona yardım edecek onu cehennemden koruyacaktır.

Din kardeşini savunabilecek durumda olduğu halde savunmazsa,    Allah Teâlâ da  onu yardımsız bırakacak, kıyamet gününde halkın önünde küçük  düşürecektir.

Şimdi bir müslümanın  diğer bir müslümanı  gıyabında ne kadar güzel övdüğünü birlikte görelim;

Adamın biri, haram yoldan elde ettiği kazancı ile bir inek satın alır. Daha sonra yaşantısından pişman olur. Hiç olmazsa hayırlı bir iş yapayım düşüncesi ile ineği Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister.

Durumu Hacı Bektaş-ı  Veli’ye bildirirler.

“Helâl değildir.” der. Kurbanı kabul etmeyerek  geri çevirir.  
  
Bunun üzerine adam, Mevlevî  dergahına gider aynı durumu Mevlana Hazretlerine anlatır, kurbanı  vermek istediğini bildirir. Mevlana Hazretleri kurbanı kabul eder. Adam hayret eder aynı şeyleri Hacı Bektaş-ı  Veli’ye anlattığını ama onun kurbanı kabul etmediğini söyler. Mevlana’ya bunun sebebini sorar. Mevlana Hazretleri cevap verir.

“-Biz karga isek, Hacı Bektaş-ı  Veli bir şahin gibidir. O öyle her leşe konmaz. Bu yüzden senin hediyeni biz kabul ederiz. O kabul etmiyebilir.”

Adam bu işin sırrını daha iyi öğrenmek için kalkar tekrar Hacı Bektaşî Dergahına gelir ve Hacı Bektaş-ı  Veli’ye, Mevlana’ın kurbanı Kabul ettiğini söyleyip bunun sebebi  hikmetini  sorar aldığı cevap çok manidardır;

“-Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana’ın gönlü okyanus gibidir bu yüzden…bir damla ile bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin  gönlü kirlenmez. Bundan dolayı senin hediyeni kabul etmiştir.” der.

Sevgili dostlar; şu yaşadığımız hayatta bu gönül dünyasına ne kadar çok ihtiyacımız var değil mi?